17 Ağustos 2013 Cumartesi

Dik Konumuna Getirin

         Sabah 5’e kurdum telefonumun alarmını. Ertesi gün öğleden sonra 4’te çekim olmasına rağmen biletim, en ucuzu o olduğu için, sabahın 5’ine alınmıştı. Az uyuduğum zamanlar bütün günü kötü bir baş ağrısıyla geçiriyorum. Sabah 5’te uyandım. Henüz hiçbir baş ağrısı duymuyordum. Bir taksi bulup havaalanına gitmek için çıktım evden. O saatte metro olmadığı için havaalanına gitmek için taksiye 15 lira bayılacaktım. Aslında kendi cebimden de bir 15-20 lira daha eklesem daha geç bir saatte uçabilirdim diye düşündüm. Sonra sabah sabah yaptığım hesaba bak mına koyim dedim. Meydana geldim. Seyyar kokoreççi ve sarhoş müşterisi, iki taksici ve bir tinerci vardı. Şoförünün Rizeli olduğunu öğreneceğim taksiye bindim. Yollar bomboş olmasına rağmen şöför çok temkinli kullanıyordu arabayı. Kendisini bu dikkatinden dolayı tebrik ettim. Uzun zamandır kimse tarafından tebrik edilmeyen şoför, kendisi kadar dikkatli olmayan meslektaşlarını 10 dakikalık yolda harcadı. Çok ihtiyacı olduğunu düşündüğüm için sürekli adama gaz veriyordum ben de. Biraz sohbetten sonra şöför beni hatırladığını, daha önce de havaalanına getirdiğini söyledi. Ben de hatırlamadığım halde heyecanına ortak olmak adına kendisini hatırladığımı söyledim. Halbuki şimdi binsem arabasına yine tanımam adamı. Yol 13 lira tuttu, 2 lira da sohbetine verdim.
                  Havaalanının en boktan bölümüne, yani girişine geldim. Allahtan çok fazla eşyam ve kemerim yoktu. Birkaç arama noktası vardı. Hangisinde sıraya girersem daha çabuk geçerim diye hesap yaptım. Her zamanki gibi hesabım tutmadı ve en yavaş olanını seçtim. Check-in yaptıktan sonra kapıya gitmek üzere tekrar kontrol noktasına geçtim. Yine en yavaş kuyruğu seçtim. Kuyruğun yanında orta yaşın ütünde, yaşlı denmeyecek ama orta yaş da denmeyecek şişman bir kadın çömelmişti. Umarım verdiğim tariften bir sik anlamışsınızdır. Kadının yanında da hem oğlu hem de kocası olabilecek tipte bir adam... Adama genç bakarsan genç yaşlı bakarsan yaşlı görünüyor. “Nasıl bir adammış amk?” diyeceksiniz. Ne biliyim, ilginç olmasa anlatmam zaten ben de.. Neyse uçağa bindim. Her zamanki gibi cam kenarı tutkunları yine yerlerini almıştı. Koridordaki koltuğuma oturdum. Yanımda oturacak iki kişi henüz gelmemişti. Nasıl kişiler olacak acaba diye düşündüm. Öyle çok heyecan yapmadım sadece bir anlık merak ettim. Baktım kuyrukta yere çömelen kadın ve  yaşlı ve orta yaş karışımı adam milleti devire devire bana doğru geldiler ve kadın cam kenarına, adam ortaya oturdu. Kadın çok kiloluydu ve 150 metrelik yürüyüş onu mahvetmişti. Oturur oturmaz 1 litre su ve bir simit bitirdi. Çantası adamın elindeydi. Adam kadının rızkını elindeki çantada taşıyordu. Kadına karşı çok sevecendi. Bu sebepten karısından ziyade annesi olduğunu tahmin ettim. “Karısına sevecen olamaz mı!” diyeceksiniz. Olur ama ben annesi diye tahmin ettim. Kadın ilk defa uçağa biniyordu, adam onu heyecanlandırmaya çalışıyordu ama kadın su ve simitten sonra iyice şişmişti ve uçak umurunda değildi. Füzeye koysan siklemezdi sanırım.
                  Uçak kalktı. Kitabımı açıp okumaya başladım. Kadın ve adam da aralarında Kürtçe konuşmaya başladılar. Ben de Kürdüm diye konuşmaya dahil olayım dedim ama sonra "boşver adam salça olacak şimdi" dedim. Kadın hapşırdı. Bende alerji olduğu için genellikle yanımda selpak taşırım. Kadına bir tane selpak uzattım. Adam teşekkür etti, ben de rica ettim. Türkçe konuşmuştuk. Neden Kürtçe konuşmadım diye düşündüm ama tekrar konuşmaya üşendim ve elimdeki kitap sarmıştı. Sonra diğer tarafımdaki adam hapşırdı. Ona da bir selpak verdim. Teşekkür etti, rica ettim. Yaptığım iyiliklerle uçağın orta sıralarının gözdesi olmuştum. 

                  “Birazdan servis başlayacak, koltuklarınızı dik konuma getirin” anonsu geldi. Kek, simit ve meşrubat servisi başladı. Sabah hiçbir şey yiyememiştim. Sıra bana geldi. “Kek mi simit mi?” sorusu geldi. Tercihi her zaman simitten yana kullanan ben bu sefer kekten yana kullandım. Koca mı kardeş mi olduğuna karar veremediğim adam da benden etkilendi galiba, o da kek dedi. 15 dakika önce 1 litre su ve bir simidi mideye indiren kadın hiçbir şey istemediğini belli eden sesler çıkardı. Hostes bizim sırayı geçtikten sonra bir şey istemediğini söyleyen kadın kararından vazgeçerek tekrar simit istedi. Bu kararsızlık hostesin canını sıktı. Hostes suratında zoraki bir gülümsemeyle içinde hayvan gibi doğranmış kaşar peyniri bulunan simidi kadına gönderdi. Havada güler yüzle kek ve meşrubat dağıtan hostesin karada hava atması her zaman tuhafıma gitmiştir. Pilotun havasına eyvallah, uçağı indirsin de pilot ne yaparsa yapsın. Ama hostes, meşrubat içmesem de olur 1 saat. Bir de çirkin hosteslerden şikayet eden adamlar vardır. Sanki güzel olsa sikecekmiş gibi davranırlar. Konuyu dağıtmıyım diyecem ama dağıtsam ne olur. Kısa bir hikayeydi zaten.

                                                                                                                                                     PAT
patoyku@gmail.com 
www.facebook.com/pat.oyku

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder